
Batman’ın Kozluk ilçesinde, yaylalarda yaşam mücadelesi veren göçer aileler hem hayvancılığı hem de geleneksel yöntemlerle peynir üretimini sürdürüyor. Teknolojiden uzak, ilkel koşullarda yürütülen bu yaşam tarzı, hem ekonomik hem de kültürel bir değerin korunmasına katkı sağlıyor. Peki, göçerlerin yaşamı neden bu kadar zorlu ve bu üretim biçimi nasıl ayakta tutuluyor?
Doğayla İç İçe Zorunlu Bir Yaşam
Göçer aileler yılın büyük bölümünü yaylalarda geçiriyor. Elektrik ihtiyaçlarını güneş panelleriyle karşılayan bu aileler, su için yer altına kuyu kazıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan mesai, hayvanların meralara götürülmesiyle başlıyor. Yaklaşık bin 500 küçükbaş hayvana bakan Fevzi Aslan, bu şartlar altında günlük 150 kilo peynir ürettiklerini ve ürünlerini Batman ile çevre illere ulaştırdıklarını belirtiyor. Göçerlerin yaşadığı şartlar, teknolojiden yoksun ama doğaya tamamen uyumlu bir üretimi zorunlu kılıyor.
Katkısız ve Organik Peynir Üretimi
25 yıldır peynir sektöründe çalışan Alican Beğde ise, göçerlerin ürettiği peynirin tamamen katkısız, doğal ve organik olduğunu vurguluyor. Elektriksiz ve ilkel şartlara rağmen üretilen bu peynirler, günlük olarak Batman’daki esnafa ulaştırılıyor. Beğde, hayvancılık sektörünün zayıfladığını belirterek göçerlere yönelik desteklerin artırılması gerektiğini ifade ediyor. Peki, bu destekler sağlanmazsa geleneksel üretim biçimleri tarihe mi karışacak?
Gençlerin Göçerlikteki Rolü
Genç yaşta bu yaşam tarzını benimseyen Faruk Aslan, lise eğitiminden sonra göçerliği seçtiğini söylüyor. “Güneşin altında zorluklarla da olsa ekmeğimizi kazanıyoruz” diyen Aslan, kadınların hayvanları sabit tuttuğunu, erkeklerin ise sağımı gerçekleştirdiğini belirtiyor. 20 gün içinde daha yüksek yaylalara geçiş yapacaklarını dile getiriyor. Göçerlik, nesilden nesile aktarılan bir meslek olmaya devam ederken, gençlerin bu geleneğe sahip çıkması umut verici.
Sıcakla ve Zorluklarla Mücadele
Göçerlerin üretim süreci sadece doğayla değil, zorlu hava koşullarıyla da bir mücadele. Yaz sıcaklarında çadır altında, taş fırınlarda yapılan peynir üretimi fiziksel dayanıklılığı zorlayan bir iş. Ancak göçerler bu şartlara rağmen pes etmiyor. Çünkü bu yaşam, hem geçim kaynakları hem de kültürel miraslarının bir parçası. Peki, göçerlerin bu azmi karşılığında hak ettikleri değeri alabiliyorlar mı?
Yetkililere Çağrı: Destek Artmalı
Göçerler ve sektörde çalışanlar, üretimin devamlılığı için devletin daha fazla destek sunmasını istiyor. Gerek altyapı gerekse lojistik destekle göçerlerin yaşamı kolaylaştırılabilir. Bu geleneksel üretim biçimi sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel açıdan da korunması gereken bir miras. Göçerlik biterse, doğallık ve yerli üretim de tarih mi olacak? İHA