Güzel ahlaka sahip olmak

Güzel ahlak,İslam’ın güzel gördüğü ve insanın fıtratına uygun olan davranışlardır. İslam, insanın, özellikle Müslümanın güzel ahlak ile bezenmesini istemektedir...

Mahmut Yıldızbaş

12 ay önce

            Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) güzel ahlak sahibiydi. Kur’an’da bu husus şöyle ifade edilmektedir “Sen elbette üstün bir ahlaka sahipsin” (Kalem, 68/4).Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) güzel ahlaka sahip olduğu gibi güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir. Nitekim EbûHüreyre’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.”(İbnHanbel, II, 381)

Müminin ahlakının güzel olması onun iman açısından olgun olduğunun göstergesidir.NitekimEbûHüreyre(r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk bakımından en güzel olanıdır.” (EbûDâvûd, Sünnet, 15)

Çocuklarımızın güzel ahlak sahibi olmaları için terbiye edilmesine yönelik gayret edilmesi anne ve baba olarak üzere temel bir sorumluluğumuzdur. Anne ve babalar dünya hayatında evlatlarına miras olarak çeşitli şeyler bırakmaktadır. Miras olarak çocuklara bırakılan en güzel şeyin güzel terbiye olduğu hususunda Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır “Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.” (Tirmizî, Birr, 33)

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) özelde sahabe-i kirama genelde tüm ümmetine bazı hususların yerine getirilmesi veya terk edilmesi hususunda tavsiyede bulunmuştur. İşte bu meyanda EbûZerrîĞıfarî'den (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) ona şöyle buyurmuştur: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55)

Dua, kulun meramını içten bir şekilde Allah’a arz etmesidir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) çeşitli zamanlarda farklı hususlar için dualar etmiştir. O’nun (s.a.s.) ettiği dualardan biri de güzel ahlakla bezenme ile ilgilidir. Hz. Ali b. EbûTâlib’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s) namaza kalktığında şöyle dua ederdi: “...(Allah’ım!) Beni güzel ahlâka eriştir. Senden başka güzel ahlâka eriştirecek yoktur. Kötü ahlâkı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlâkı benden uzaklaştıracak yoktur!..” (Müslim, Müsâfirîn, 201)

Güzel Ahlak Örnekleri

1.            İbadette huşu ve ihsan içinde olmak

Mümin ibadetini eda ederken huşû, ihsân, ihlâs ve tadil-i erkan anlayışı içinde ifa etmelidir. Çünkü ibadetin kabul şartı niyet; niyetin makbul olmasının temeli ihlas ve ihsandır. İbadetin şekli olarak dinimiz İslam’ın ifade ettiği şekilde eda etmenin yolutadil-ierkandır.

2.            İnfakta ölçülü olmak ve başa kalkmamak

Allah’ın kuluna verdiği maldan ve imkanlardan O’nun rıza için ihtiyaç sahibi insanlara dağıtıp harcamakinfak etmektir. İnfak eden mümin, malını ihtiyaç sahibi insanlara dağıtırken göz önünde bulundurması gereken ahlaki hususlar bulunmaktadır.Kuran'dainfak edilirken malın ve mülkün asıl sabinin Allah olduğunu bilmek, gösteriş yapmamak ve minnet altında bırakmamak gibidikkat edilmesi gereken hususlar şu şekilde ifade edilmektedir “ (Onlar) gaybe iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler.” (Bakara, 2/3), “Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.” (Bakara, 2/262)

3.            Sosyal hayatta rahmet ve şefkatle muamele etmek

Rahman olan Allah’ın kulu ve rahmet peygamberi Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) ümmeti olan Müslüman söz ve davranışlarında rahmet ve şefkati ahlaki bir prensip haline getirmelidir. Aynı toplumda yaşayan bireylerin birbirine rahmet ve şefkat nazarıyla davranması toplumun huzurlu, mutlu ve güvenli olmasına vesiledir. Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yaşadığı zaman dilimine “asr-ı saadet / mutlulu, huzurlu ve güven çağı” denilmiştir. Çünkü o dönemde yaşayan Müslümanlar yaşadıkları toplumdaki kişilerin inanç, renk, dil ve bölgelerine bakmaksızın birbirine sözlerindedavranışlarında ve rahmet ve şefkati ahlaki bir ölçü olarak yerleştirmişlerdir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Allah'ın rahmetinin, insanların birbirine merhametle davranmalarına bağlı olduğunu hususundaşöyle buyurmuştur: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Tevhîd, 2; Müslim, Fedâil, 66); “Merhametliler (var ya!)... Rahmân, işte onlara merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki gökyüzündeki(ler) de size merhamet etsin.” (EbûDâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16). Müminlerin kendi aralarındaki muamelelerinin rahmet üzerinedir. Kur’an’dabu hususta şöyle buyrulmaktadır “(Onlar), kendi aralarında merhametlidir.” (Fetih, 48/29). Müminler, birbirine rahmet etme hususunda bir beden azaları gibidir.  Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet veşefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Müslim, Birr, 66; Buhârî, Edeb, 27)

4.            Ticari hayatta dürüst olmak

Ticaretle meşgul olmak, ticari faaliyetlerde bulunmak ailemizin nafakasını helal yoldan kazanma yollarından biridir. Ticari faaliyetlerde bulunurken güven vedoğruluk içerisinde hareket edipmüşteriyialdatmaktan sakınmak İslam'ın ticarette uygun gördüğü ahlaki bir davranıştır. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bazı ihtiyaçlarını temin etmek için zaman zaman Medine pazarına gider, bu vesileyle gelip gidenlerden ve alınıp satılanlardan da haberdar olurdu. Yine bir gün pazarda dolaşırken bir buğday yığını dikkatini çekti. Hububatı satan adamın yanına gelerek buğday yığınına elini daldırdı. Ancak buğdayın altı göründüğü gibi çıkmamış, Efendimizin parmakları ıslanmıştı. Satıcıya ıslaklığın sebebini sorduğunda, yağmurdan kaynaklandığı cevabını aldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi?” diyerek ticaret ahlakına dikkatleri çekti. Anlaşılan o ki, satıcı kuru ve ıslak olan buğdayı ayırmadan satışa sunmak suretiyle insanları aldatmaktaydı. İnsanları aldatmak ise, Hz. Peygamber Efendimizin sünnetinden ve yolundan uzaklaşmak demekti. Bunun üzerine O (s.a.s.) şöyle buyurdu “Müslümanlar arasında aldatma olamaz! Bizi aldatan, bizden değildir!”(Müslim, Îmân, 164).

5.            Tüketimde israfa etmemek

İnsanihtiyaçlarını karşılarken tüketim ahlakına uygun davranması gerekmektedir. Çünkü insanın istek ve ihtiyaçları sınırsız olup bu istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak kaynaklar sınırlıdır. Bu sebeple İslam’ın tüketim ahlakı içinde değerlendiği “nimetin israf edilmemesi” hususu göz önünde bulundurularak ona göre nimetin tüketilmesi gerekir. Kur’an’da nimetin tüketilmesi hususunda israftan kaçınılması gerektiği hakkında şöyle buyrulmaktadır “Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin; yiyin, için; fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’raf, 7/31). Nimetleri saçıp savuranların şeytani duygular içinde olduğu hususunda Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır “...Gereksiz yere de saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan da rabbine karşı çok nankördür.” (İsra, 17/26-27)

6.            Anne, baba ve komşulara ihsanla muamele etmek

İnsan sosyal bir varlık olup çevresindeki insanlarla iletişim halinde hayatını sürdürebilmektedir. Bunun için onunmutlu ve huzurlu bir sosyal hayat yaşaması için çevresinde bulunan anne, baba, kardeşleri; akrabaları olan amca, dayı, teyze, hala ve aynı sokakta mahrem kuralları çerçevesindebirlikte hayatlarını sürdürdüğü komşulara karşı ahlaki açıdan vazifesini ihsan dairesi içindeyerine getirilmesi güzel ahlak uygun bir davranış olacaktır. Kur'an’da kişinin sosyal çevresiyle iyilik/ihsan içinde olmasınaönem verilmiştir. Nitekim bu husus şöyle ifade edilmektedir “Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.” (Nisâ, 4/36).

7.            Söz ahlakına uygun konuşmak

Müslüman günlük hayatında konuşurken İslam’ın uygun gördüğü söz ahlakına uygun bir şekilde konuşmalıdır. Bu sebeple yalan sözden, dedikodudan, iftira atmaktan ve söz taşımaktan uzak durmalıdır. Çünkü sarf edilen her söz lehimizde veya aleyhimizde kiramen katibin melekleri tarafından yazılmaktadır.Nitekim bu husus Kur’an’da şöyle ifade edilmektedir “İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf, 50/18).

8.            Selam vermek ve almak

Selam vermek, almak ve toplum arasında selamın yayılmasını sağlamak güzel ahlaka uygun olan bir davranıştır. Çünkü selam, kişiler arasında sevgi tesis ettiği gibi güven duygusunu yaymaktadır. Bu sebeple Kur’an’da selam alıp verme ahlakı hususunda şöyle buyurmaktadır “Size bir selâm verildiğinde ya daha güzeli ile veya dengi ile cevap verin. Allah her şeyin hesabını eksiksiz bilmektedir.” (Nisa, 4/86).

Netice olarak, İslam’ın, Müslüman'ın günlük hayatında uygulamasını uygun gördüğü güzel ahlaka dair birkaç tanesunmaya çalıştık. Fakat konu hakkında yazılan kitaplara müracaat edildiğinde daha fazla bilgi sahibi oluruz.

Rabbimiz, hayatı boyunca İslam’ın ifade ettiği şekilde güzel bir ahlaka sahip olmayı bizlere nasip etsin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI