Ünlü sinema sanatçısı Yılmaz Güney'in 1974 yılında işlediği iddia edilen cinayet davasında, yıllar sonra ortaya atılan yeni iddialar Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü. Güney'in avukatı Bişar Abdi Alınak'ın şaşırtan açıklamaları, olayı yeniden gündeme taşıdı. Bu gelişme, Yılmaz Güney'in hayatı ve Türk adalet sistemi hakkında ciddi soru işaretleri uyandırıyor.
Yılmaz Güney Davasında Yeni Bir Perde: " Katil Değil, Meşru Savunma"
Güney'in avukatı Bişar Abdi Alınak, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda, Güney'in eyleminin "meşru savunma" sınırları içinde kaldığını ve bu nedenle beraat etmesi gerektiğini iddia ediyor. Alınak, hakim Sefa Mutlu'nun ölümüyle sonuçlanan olayın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için Mutlu'nun mezarının açılmasını talep ediyor.
Adliyenin Karanlık Dehlizlerindeki Sırlar ve Mezar Açma Talebi
Alınak, yıllardır adliyenin karanlık dehlizlerinde saklanan bu olayın gerçeklerini gün ışığına çıkarmak için Sefa Mutlu'nun mezarının açılmasının zaruri olduğunu belirtiyor. Bu talep, davanın gidişatını tamamen değiştirebilir ve Yılmaz Güney'in suçsuzluğunu kanıtlayabilir.
Toplumun Vicdanında Yılmaz Güney: Sanatçı mı, Suçlu mu?
Yılmaz Güney, Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri olarak tarihe geçmiş bir figür. Ancak bu dava, onun sanatçı kimliğinin ötesinde, bir suçlu olarak da anılmasına neden oldu. Avukatının iddiaları, Güney'in bu imajını temelden sarsabilir ve onu toplumun vicdanında farklı bir yere taşıyabilir.
İddiaların doğruluğu ve mezarın açılması talebinin akıbeti, bu tarihi davanın geleceğini belirleyecek. Gerçeklerin gün yüzüne çıkması ve adaletin yerini bulması, sadece Yılmaz Güney ve ailesi için değil, tüm Türkiye için büyük önem taşıyor.