Diyarbakır, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı büyük bir protestoya ev sahipliği yaptı. Kentin tarihi merkezlerinden biri olan Sur ilçesindeki Nebi Camisi, cuma namazı sonrası protestoların merkezi oldu. Peygamber Sevdalıları Vakfı'nın öncülük ettiği eylemde, İsrail karşıtı sloganlar yankılandı ve sık sık tekbir sesleri duyuldu.
Yetimler Vakfı'ndan Acı Gerçekler: Filistin'deki Durumun Ağırlığı
Yetimler Vakfı Genel Koordinatörü Cemil Cahit Ünsal, yaptığı konuşmada, Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa'da süren 75 yıllık işgalin son 3 ayda büyük acılara neden olduğuna dikkat çekti. Ünsal, İsrail'in barbarlık ve vahşet sınırlarını aştığını, Filistin'de kan akıtmaya devam ettiğini vurguladı.
"23 binden fazla canımız şehit oldu. Yaklaşık 60 bin kardeşimiz yaralandı. 8 binden fazla kayıp var ki bunları çoğu enkaz altında. Hemen her gün, her hafta sokaklara, meydanlara çıkarak Filistinli kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzu beyan ettik. Kudüs ve Aksa için verilecek her türlü bedeli ödemeye hazır olduğumuzu da dile getirdik. Bu tavrımız halen devam etmektedir. Rabbimizden, işgalcilere karşı verilen amansız mücadelede onlara katından yardım göndermesini niyaz ediyoruz. Mübarek üç ayların hürmetine Filistin'de, Gazze'de acının dinmesini, Kudüs'ün özgürlüğüne kavuşmasını diliyoruz."
Ünsal'ın açıklamaları, Filistin'deki trajediye dikkat çekerken, aynı zamanda Diyarbakır halkının bu konudaki kararlılığını ve desteklerini de gözler önüne serdi.
Toplumsal Dayanışma ve Destek: Diyarbakır'dan Filistin'e Uzanan Eller
Protesto, Diyarbakır halkının Filistin halkına olan dayanışmasını göstermesi açısından önemliydi. Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için verilen mücadeleye destek mesajları, çeşitli dini ve toplumsal gruplar tarafından dile getirildi. Bu, sadece bir şehrin değil, geniş bir toplumun hissiyatını ve duruşunu yansıtıyordu.
Sonuç olarak, Diyarbakır'daki bu protesto, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı bölgesel bir tepki olarak öne çıkarken, aynı zamanda uluslararası toplumun bu konudaki sessizliğine de bir eleştiri olarak değerlendirilebilir. Filistin'in yanı sıra, insan hakları ve barış için yapılan bu tür eylemler, dünya çapında daha geniş bir yankı bulabilir mi, bekleyip göreceğiz.
