Muş 1071 Lalesi Tescilli Güzelliğiyle Zirvede Açtı
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından “Muş 1071 Lalesi” adıyla tescillenen kırmızı renkli laleler, bu yıl Batman’ın Sason ilçesindeki yüksek yaylalarda adeta bir doğa şöleni sundu. Özellikle 2 bin 820 metre rakımlı Mereto Dağı’nın eteklerinde yer alan Sultan Yaylası başta olmak üzere Helkıs, Singıtur Dağı zirveleri ve Şilek Yaylası’nda açan laleler, bölgeyi kırmızıya bürüdü.
Tarih ve Doğa Aynı Noktada Buluştu
Sultan Yaylası, yalnızca doğal güzelliğiyle değil, tarihi geçmişiyle de dikkat çekiyor. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılındaki Çaldıran Seferi sırasında konakladığı bu yayla, şimdi ise tescilli bir doğa harikasına ev sahipliği yapıyor. Tarih ile doğanın iç içe geçtiği bu coğrafyada, doğaseverler büyüleyici bir manzaraya tanıklık etti.
Şertekke Bölgesi Lalelerle Büyüledi
Doğasever Sabahattin Atalay ve arkadaşları, Muş 1071 Lalesi’ni görmek için sabahın erken saatlerinde yola koyularak Sultan Yaylası'ndaki Şartekke bölgesine tırmandı. Atalay, dev kayaların arasından fışkıran kırmızı laleleri ilk gördükleri anı şu sözlerle anlattı:
"Şartekke’ye vardığımızda, adeta kayaların içinden fışkıran kırmızı laleler bizi büyüledi. Manzaranın etkisiyle bir süre konuşamadık, sadece izledik ve fotoğrafladık."
Görsel Şölen 3 Hafta Sürecek
Yakın zamanda tescillenen Muş 1071 Lalesi, yalnızca görselliğiyle değil, kısa ömrüyle de dikkat çekiyor. Laleler yaklaşık 3 hafta boyunca ziyaretçilerine eşsiz bir manzara sunuyor. Bu nedenle bölgeye gelen doğa tutkunları, bu kısa zaman diliminde manzaranın keyfini çıkarmaya çalışıyor.
Fotoğraf Tutkunlarının Yeni Rotası
Muş 1071 Lalesi, sadece doğa yürüyüşü yapanlar değil, aynı zamanda doğa fotoğrafçıları için de yeni bir çekim noktası haline geldi. Bölgeye gelen birçok fotoğrafçı, kırmızı lalelerin oluşturduğu doğal tabloyu ölümsüzleştirmek için uzun yürüyüşleri göze alıyor.
Doğaya ve Kültüre Saygının Bir Yansıması
Sason’un yüksek zirvelerinde açan Muş 1071 Lalesi, doğayla uyum içinde var olmanın ve kültürel mirasa sahip çıkmanın önemli bir simgesi haline geliyor. Her yıl bu dönemde tekrarlanan doğa mucizesi, bölgenin turizm potansiyelini de artırıyor. Yerel halk ve yetkililer, bu güzelliğin korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini vurguluyor. İHA